KISMETSİZ ÇOBAN

e2_800x533-10304

Karagöl’de yaşayan çoban, ağanın kızına aşık olmuş. Bunu duyan ağa çok kızmak ile birlikte kızının da gönlü olduğunu anlayınca çobanı sınamaya karar vermiş. Çobana içi açılan bir baston vererek içini altın liralar ile tamamen doldurması halinde sevgilisine kavuşabileceğini söylemiş. Bastonu alan çoban koyunlarını Karagöl civarında gütmeye ve çoğaltmaya başlamış. Bunları da satarak altınlarını bir bir bastonun içinde biriktirmeye başlamış.Bir gün koyunlardan birtanesi Karagöl’ün kenarından ayrılmayarak boğulma tehlikesi geçirmiş. Çoban ne yaptıysa koyun Karagöl’ün kenarından ayrılmamış. En sonunda hiddetle elindeki bastonu koyuna doğru fırlatmış.Baston Karagol’ün içine düşerek kaybolmuş. Bastonunu ve altınlarını kaybeden çobana ağa kızını vermemiş. Çoban üzüntüsünden Karagöl’ü terk etmiş. 30 yıl sonra Menemen Emiralem civarında yaşlı bir kişinin dükkanına uğradığında adamın baston biriktirdiğini görmüş. Kendi bastonunun da asılı olduğunu fark etmiş. Kendisine bunu nereden bulduğunu sormuş. Yaşlı kişi Emiralem yakınından geçen dereden bulduğunu söylemiş. Kendi bastonu olup olmadığını anlamak için satın almak istemiş. Satın aldıktan sonra içini açmış, altınlarını görmüş. Üzüntüsünden bastonunu da altınlarını da Karagöl’e fırlatıp atmış.

Anadolu’nun birçok yerinde büyüklü küçüklü göller vardır. Bu göllerden bazıları da kara ile tanımlanarak kara göl adını almıştır. Göllerin bu adı almaları karanın taşıdığı anlamla ilgilidir.
İzmir’in 40 km uzağındaki Yamanlar Dağı’nda bulunan Karagöl’ün olduğu yerönceleri bir köydür. Hz. Hızır dilenci kılığında köye gelir ve yardım ister. Bir kadının dışında hiç kimse yardım etmez. Hz. Hızır, bu kadını yanına alarak köyü terk eder. Köy suya batar, insanlar da balık olur. Köyün battığı yerde oluşan gölün suyunun rengi siyah olduğundan göle Karagöl denir (Ayva, 2001: 255).

Yukarıdaki efsanede Hz. Hızır’a köylülerin yardım etmemesi bu olumsuz sonucu hazırlamıştır. Nitekim sonuçta köyün suya gark olmasıyla birlikte oluşan göl kara ile adlandırılmıştır.

KARA GÖL

e3_800x533-52537

KARAGÖL TANTALOS İŞKENCESİ

e7_800x533-420598

Eski İzmir’in tarihini ve kültürünü araştıranlarca ilk ele alınan Frigya Kralı olduğu iddia edilen Tantalos ile ismi etrafındaki söylencelerdir.

M.Ö. 600 yıllarında yaşadığı ileri sürülen Tantalos mitolojiye göre Baştanrı Zeus ile bir insan dilber Plutonun çocuğu idi.

Söylencelere göre İzmirli olan Kral Tantalos, Symnrna’dan Magnesia’ ya (Manisa) doğru uzanan Spilios dağında Frigya halkı ile birlikte yaşar ve Batı Anadolu’ ya yayılmış devletini yönetirdi.

Baştan başa bağlık-bahçelik olan Spilos dağı aynı zamanda zengin madenlerin bulunduğu efsanevi bir yerdi. Tantalosun daha sonra Yunanistan’ a giderek Paleppones Yarımadasına ismini verecek ve Olimpiyat oyunlarını kuracak olan “Pelops” isimli bir oğlu ile Manisa’da ağlayan kaya haline gelecek olan “Niobe” isimli iki çocuğu vardı.

Ve, Tanrıların sofrasına oturabilen tek insan idi TANTALOS.

Tantalos ne yazık ki Olimpos Tanrılarının hışmına uğradı. Anadolu Tanrıçası Kibele’ye inandığı için Hellen Tanrılarını küçük gören ve onların kudretlerini sınamaya kalkan Tantalosa verilen ceza, dünyanın her köşesinde TANTALOS İŞKENCESİ olarak anıldı.

ZEUS onu yer altı ülkesinde ebedi açlık ve susuzluğa mahkum etti.

Mitolojiye göre TANTALOS Spilos Dağının bir yarığından atılarak Hadese gönderildi.

Bu yarık daha sonra göl haline gelerek “TANTALOS GÖLÜ” diye isimlendirildi.

Yamanlar dağındaki KARAGÖL bu göldür.